Meşrutiyet Döneminde bir Osmanlı Devlet Adamı
AVLONYALI FERİT PAŞA
Giriş
Osmanlı devlet idaresinde Balkan kökenli, özellikle de Arnavut asıllı çok sayıda devlet adamı vardır. Devlet hayatında önemli sorumluluklar üstlenen yöneticilere baktığımız zaman Balkan vilayetlerinde doğmuş ve kısa zamanda kabiliyet ve çalışkanlığı ile dikkat çekerek devlet hayatında önemli görevler almış , daha da yükselerek sadrazamlığa kadar gelmiş pek çok devlet adamı vardır. Bu devlet adamları arasında Arnavut asıllı olanlar ayrıca dikkat çekmektedir. Sadrazamlar listesine bir göz attığımızda hemen şu isimler dikkatimizi çekmektedir:
1.Gedik Ahmet Paşa ( 1474-1482)
2.Davut Paşa (1482-87
3.Dukakinoğlu Ahmet Paşa ( 1414-1515)
4.Ayas Mehmet Paşa ( 1536-1539)
5.Lütfi Paşa ( 1539-1541)
6.Kara Ahmet Paşa (1553-1556)
7.Semiz Ahmet Paşa ( 1579-1580)
8.Koca Sinan Paşa ( 1580 yılından başlayarak 1596 yılına kadar değişik tarihlerde tam 5 defa sadrazam olmuştur)
9.Ferhat Paşa ( 1591-1592)
10.Yemişçi Hasan Paşa ( 1601-1603)
11.Nasuh Paşa ( 1611-1614)
12.Ohrili Hüseyin Paşa ( 1621-1622)
13.Mere Hüseyin Paşa ( 1622-1623 iki defa sadrazam olmuştur.)
14.Tabanı Yassı Mehmet Paşa ( 1632-1637)
15.Kemankeş Kara Mustafa Paşa ( 1638-54’e kadar iki defa))
16.Sultanzade Semin Mehmet Paşa ( 1645-1646)
17.Kara Murat Paşa ( 1649-1650)
18.Tarhuncu Ahmet Paşa ( 1652-1653)
19.Zurnazen Mustafa Paşa ( 1656-1657)
20.Köprülü Mehmet Paşa ( 1656-1661)
21.Köprülü Fazıl Ahmet Paşa ( 1661-1667)
22.Köprülüzade Mustafa Paşa ( 1689-1691)
23.Arabacı Ali Paşa ( 1691-1692)
24.Amcazade Hüseyin Paşa ( 1697-1702)
25.Köprülüzade Numan Paşa ( 1710-1711) 26.Hacı Halil Paşa ( 1716-1717) 27.Hacı İvaz Mehmet Paşa ( 1739-1740) 28.İvazzade Halil Paşa ( 1769-1770) 29.Alemdar Mustafa Paşa ( 1808) 30.Memiş Paşa ( 1808- 1809) 31.Giritli Mustafa Haili Paşa ( 1853-1857’ye kadar üç defa ) 32.AVLONYALI MEHMET FERİT PAŞA ( 1902-1908) 33.Sait Halim Paşa (1913-1917) 34.Ahmet izzet Paşa ( 1918) 35.Damat Ferit Paşa ( 1919-1920 5 defa) Yukarıdaki listeden de görüldüğü gibi Osmanlı sadrazamları içinde Arnavut asıllı olanları ayrı bir yeri vardır. Bu sadrazamlar içinde Köprülü Mehmet Paşa, Köprülü Fazıl Ahmet Paşa, Alemdar Mustafa Paşa, Avlonyalı Ferit Paşa gibi isimler Osmanlı tarihindeki ölümsüz hizmetlerin kahramanları olarak bilinmektedirler. Elbette içlerinde devlete layıkı vechile hizmet edemeyenler ve hatta Anadolu’yu işgale gelen işgalci ve istilacılarla işbirliği yapanlar da vardır. Damat Ferit Paşa gibi. Bizim konumuz Avlonyalı Ferit Paşa ve hizmetleridir.
Çocukluğu, Tahsili ve Memuriyetleri
Mehmet Ferit Paşa, Miladi 1851 (H. 1268) Yanya’da doğmuştur. Babası Mustafa Nuri Paşa’dır. Baba tarafından soyu, kaptan-ı derya Sinan Paşa’ya dayanmaktadır.Anne tarafından da Tepedelen’den Ali Paşa soyundandır. Mahmut Kemal İnal’ın , Ferit Paşa’nın damadı Halil Paşa’ya dayanarak verdiği bilgiye göre Sinan Paşa aslen Konyalıdır. Muhtemelen Konya’dan görevle Yanya’ya gitmiş ve Avlonya’ya yerleşmiştir. Avlonya, 19. Yüzyıl Osmanlı Balkan vilayetlerinden Yanya’ya bağlı bir sancaktır. Ferit Paşa Türkiye’de “Avlonyalı” adıyla meşhur olmuştur. Ferit Paşa’nın ataları da Avlonya’da – kendi zamanında- “Konyalı” olarak tanınmaktadır. Ferit Paşa Yanya’da ilkokulu bitirdikten sonra Rum lisesinde okumuştur. Daha sonra bir çok özel öğretmenden ders alarak Fransızca, Arapça, Rumca ve İtalyanca öğrenmiştir. Ferit Paşa daha çok genç iken bilgi ve kabiliyeti ile kendisini göstermeyi başarmış ve 18 yaşında iken (1869) babasının mutasarrıf olarak görev yaptığı Resmo’da cinayet mahkemesi katipliğinde memuriyete başlamıştır. 1 yıl sonra da Kandiye sancağı Tahrirat kalemi müsevvidliği (Katip Yardımcılığı) görevine atanmıştır. 1870 tarihinde Girit Vali ve Kumandanı olan Müşir Rauf Paşa’nın mahiyetinde de bir müddet çalışmıştır.
Ferit Bey, 1874 tarihinden itibaren hızla terfi etmiş ve çok önemli görevlerde bulunmuştur. Bunlar sırasıyla:
· Girit Valiliği Tahrirat Müdürü-1874
· Kaymakam-1877
· Bulgaristan’da Osmanlı Devleti Komiser Muavini-1879
· Diyarbakır Bölgesi Adliye Müfettişi-1880
· İstinaf mahkemesi Hukuk Bölümü Azası-1882
· Şura-yı Devlet İstinaf Müddeiumumisi ve Tanzimat Dairesi azalığı-1884
· Vezirlik Rütbesi ile Konya Valiliği 26 Şubat 1898
· Sadrazam-1902-1908
Konya Valiliği ve Yaptığı Hizmetler
Ferit Paşa’nın Konya Valiliği bütün memuriyet ve görevleri içinde ayrı bir yer teşkil etmektedir. Padişah İkinci Abdülhamit tarafından Konya valiliğine atanmasında zamanın Bosna valisi Gazi Osman Paşa’nın padişaha telkin ve tavsiyelerinin etkili olduğu sanılmaktadır.
Ferit Paşa’nın Konya valiliğine atanma tezkiresi sureti şöyledir:
Açık bulunan Konya Vilayeti valiliğine Şura-yı devlet Tanzimat Dairesi azasından Ferit Bey efendi hazretlerinin tayini hususunun alel usul arzu-yı istizanı şeref sudur buyurulan irade-i seniye-yi cenab-i hilafetpenahi iktiza-yi âlisinden olmağla ol babta emr u ferman hazret-i veliyyül emrindir.
26 Şubat 1313
Serkatib-i Hazreti şehriyari
Tahsin
Miladi 1902 tarihinde Koya Valiliği görevine başlayan Ferit Paşa, ilk önce şehri tanımak ve sorunlarını tespit etmek maksadıyla vilayet merkezi ve bağlı sancak ve kazalarında incelemelerde bulunmuştur. Şehrin sorunlarını şöyle sıralamıştır:
· Güvenlik ve asayiş sorunları
· İçme suyu sorunları
· Kuraklık ve buna dayalı su sorunu
· Şehirde imar sorunu
Ferit Paşa hemen çalışmalara başlamış ve ilk önce yaptığı tespitleri şehir eşrafı ile paylaşmıştır. Konya halkından tüccar, esnaf, çeşitli devlet hizmetlerinde bulunmuş tecrübeli insanları valiliğe davet ederek onlarla görüşmüş ve sorunların çözümünde onların ve onlar vasıtasıyla da halkın katılımını istemiştir. Ferit Paşa’nın yapacağı işleri halka anlatması ve onları kendi projelerine inandırması işlerin daha hızlı ve daha kolay yapılmasını sağlamıştır. Konya halkı gücü nispetinde bu çalışmalara katılmış, parayla destek verenler olduğu gibi bedenen çalışarak destek verenler de olmuştur.
Ferit Paşa valiliğe atandığı zaman Konya’da adına “Hamamdan kız kaçırma” denilen bir şekavet çeşidi görülmekte idi. Gerçekten de bazı silahlı insanlar kadınlar hamamını basarlar ve önceden tespit ettikleri kızı veya kızları kaçırırlardı. Bu durum halkta büyük bir tedirginlik ve hatta korkuya sebep olmuştu. Ferit Paşa bu asayişsziliği önlemek için derhal tedbirler almış ve kısa zamanda şehirde güvenliği sağlamıştır. Kendisi çoğu zaman tebdil-i kıyafetle şehirin en ıssız mahallelerinde geziye çıkar, kahvehanelere girer halkla konuşur ve durumu yerinde görür, ona göre de tedbirler alırdı. Asayişi bozanlar hakkında acımasız ve tavizsiz davranması halkta güven yaratmış ve halktan insanlar eşkıya hakkında duyduklarını valiliğe iletmeye başlamışlardır. Bu durum eşkiyanın yakalanması ve tesirsiz hale getirilmesi için bir çeşit “Doğal İstihbarat” durumu oluşturmuş neticede vilayetin güvenliğine zarar verecek unsurlar temizlenmiştir. Şehirlerde halk huzura kavuşmuştur.
Ferit Paşa Isparta cihetine bir seyahatı sırasında yalnız başına tarlasına gitmekte olan bir köylüye rastlayınca sorar:
“Ağa,yalnız başına gezmeye korkmuyor musun? Buralarda eşkıya var diyorlar”.
Köylü verdiği cevapta: “Konya ‘da Vali Ferit Paşa var. Eşkiyanın belini kırdı. Kimse bize dokunamaz” der. Bunun üzerine vali: “Konya buraya çok uzaktır. Valinin nasıl haberi olur” ? diye üsteler. Köylü: “Efendi sen onu bilmezsin. O ne domuzdur. Her yeri görür her yerden haberi olur” diye cevap verir.
Ferit Paşa’nın el atarak kısa zamanda çözdüğü sorunlardan birisi de Konya’nın içme suyu sorunudur.
Bu sorunu çözmek için hemen harekete geçer. Çevrede incelemeler yaparken Konya’ya 20 Km uzaklıkta Çayırbağı olarak adlandırılan semtte zengin içme suyu kaynağı olduğunu öğrenir. Bunun üzerine hemen şehir eşrafını toplantıya çağırır. Esnaf ve tüccarın ileri gelenleri ile yaptığı toplantılar sonunda Çayırbağı suyunu Konya’ya getirmeye karar verir. Halktan toplanan paralarla ve pek çok Konyalının da beden gücü ile katıldığı yoğun bir faaliyet sonunda 2 sene içinde Çayırbağı suyu şehre getirilir ve şehrin muhtelif yerlerinde yaptırılan çeşmelerden halk içme suyunu temin eder. “Ferit Paşa Çeşmeleri” Konya şehrinde bu gün de – bazılarının adları unutulmuş olsa da- halka tatlı su sunmağa devam etmektedir.
Ferit Paşa’nın su ile ilgili diğer hizmeti birincisine göre çok daha büyük çaplı ve kapsayıcıdır. Bu da Beyşehir (Beyşehri) Gölünün Konya ovasına akıtılması ve kuraklıkla bir türlü baş edemeyen Konya çiftçisinin arazilerinin sulanması projesidir. Bu gün de Konya ovasında “Çarşamba (Çumra) Kanalı” olarak bilinen sulama kanalları Ferit Paşa’nın Konya valiliğinde başlattığı ve büyük bir bölümünü de kendi zamanında tamamladığı büyük tarımsal sulama hizmetidir.
Beyşehir Gölünden Konya ovasına akıtılan sularla sulanan arazinin toplam miktarı 500 Bin dönümden daha fazladır.
Ferit Paşa’nın Beyşehir Gölünün suyunu Konya ovasına akıtması ve kuraklıkla baş edemeyen çiftçilere su sağlaması Konya’da bu gün dahi efsane gibi anlatılan olaylardandır. Şöyle ki: Ferit Paşa bölgede incelemeler yaparken bazı insanların kazma kürekle Seydişehir yakınlarında kanal kazma çalışmaları yaptıklarını görür. Köylülerle konuşunca onların kuraklık yüzünden mahsul alamadıklarını ve bu suyu eğer tarlalarına akıtabilirlerse kuraklığı yenmiş olacaklarını düşündüklerini öğrenir. Konya’ya döner dönmez hemen işe koyulur ve bu kanalın nasıl olacağını, nereden geçeceğini, ne büyüklükte olacağını ve ne kadar su taşıyabileceğini ilgili uzmanlarla konuşur. Kendisi de bizzat katılarak proje hazırlanır. O sıralarda Konya’da bir Alman inşaat şirketi vardır ki, demiryolu çalışması yapmaktadır. Ferit Paşa hemen Alman şirketinin müdürünü valiliğe çağırır. Ona bu işin ne kadar önemli olduğunu anlatır ve hemen makinalarını göndererek Seydişehir yakınlarında başlamış olan çalışmalara yardım etmesini ister. Müdürle yaptığı konuşmada sulama kanalı işine yardım etmezse demiryolu çalışmasına izin vermeyeceğini de söylemeyi ihmal etmez. Müdür razı olur ve makinalarını kanal çalışmasına gönderir. Ferit Paşa insan gücüyle yapılması çok zor olan arazideki çalışmayı Alman şirketine ve makinalarına yaptırır. Beyşehir gölünden alınan suyun Konya ovasına, güney bölgesinden akıtılmasıyla kuraklık yüzünden bir türlü mahsul alınamayan büyük bir arazi suya kavuşmuş ve halkın yüzünü güldürmüştür. Sulanan arazide verimin artması gerek o yıllarda ve gerekse de sonraki yıllarda Konya’nın – tabir yerindeyse- bir “Buğday Ambarı” olmasını sağlamış, demiryolu da geçtiği için pek çok tüccar Konya’ya gelerek yerleşmiş ve antrepolarda topladıkları buğdayları trenle naklederek iç ve dış pazarlarda satmışlardır. Böylece Konya 20. Yüzyıl başlarında önemli bir ticaret merkezi haline gelmiştir.
İmar Faaliyetleri
Ferit Paşa Konya’da pek çok imar faaliyetinde bulunmuştur. Bunlar içinde halen de Konya Valiliği olarak kullanılan Hükümet Konağı, Askerî kışlalar, memleket hastanesi, Konya İdadisi, depo ve antrepolar sayılabilir.
Sarazamlığa atanması ve İstanbul’a gidişi
Ferit Paşa’nnın Konya valiliği 4 yıl sürdü. Çok çalıştı çok yoruldu. 1902 yılı başında eşi hastalandı. Doktorlar Konya’nın çok sert olan ikliminin eşine iyi gelmeyeceğini söylediler. Ferit Paşa görevinin başka bir şehre nakledilmesi talebinde bulundu. Ferit Paşa’nın Konya valiliğinden ayrılmak ve İstanbul’da bir vazife almak hususundaki ısrarlı taleplerinin bir diğer sebebi de evlenme çağına gelmiş kızları idi. Konya’da kızlarını evlendirebileceği uygun damatlar bulmasının zorluğunu da düşündüğü için İstanbul’a naklini istemekteydi. İşte böyle bir zamanda Alman Büyükelçisi (sefir-i kebir) Mareşal Von Biberstein Konya’yı 2. Defa ziyaret ediyordu. Ferit Paşa elçiyi çok iyi ağırladı, ona Türk misafirperverliğini gösterdi. Elçi İstanbul’a dönüp padişahı ziyaret ettiğinde sohbet esnasında, Konya’da çok çalışkan bir vali bulunduğunu; şehrin imar edilmiş olduğunu; ilk ziyaretinde harap vaziyette gördüğü Konya’nın şimdi çok gelişmiş olduğunu vs. anlattı. Padişah da sürekli vezirlerden şikayet ederdi. “Sadrazam yapacak vezir bulamıyorum…” derdi. Bunun üzerine Alman elçisi “…Konya’da bir vali var… Devlet ve dünya ahvalini çok iyi biliyor… Onu neden sadrazam yapmıyorsunuz?... Eğer Ferit Paşa Almanya’da olsa onıu hemen şansölye yaparlar” dedi. Padişah da zaten Ferit Paşa’yı düşünmekte idi. Onun kabiliyet ve sadakatini biliyordu. Ferit Paşa da Konya’dan ısrarlı bir şekilde naklini istemekteydi. Bunun üzerine Padişah kararını verdi ve Ferit Paşa’yı 28 Şubat 1320 (1902) tarihli bir tezkire ile önce İstanbul’da kurulmuş bulunan ve vilayetlerden gelecek şikayetleri incelemekle görevli bir komisyona başkan olarak tayin etti. Ardından da sadarete tayin etti.
Padişah tezkiresi şöyledir:
“Said Paşa’nın infisali vukuuna mebni nezdimizde malum olan istikamet, sadakat ve dirayetiniz cihetiyle mesnedi sadaret uhdenize ihale kılınmıştır. Heman cenabı hak tevfikatı subhaniyeye mazhar buyursun”
Ferit Paşa 1902 yılında mütevazi bir alayla Bab-ı âliye gelerek görevine başladı.
Ferit Paşa’nın sadrazam olduğu yıllar Balkanlar başta olmak üzere ülkenin hemen her tarafında karışıklıların olduğu yıllardır. Arnavutluk karışıktır. Bosna Hersek karışıktır, Sisam ve Sakız adalarında ayaklanmalar vardır. Ferit Paşa sert tabiatlı bir sadrazamdır ve her konuya el atarak hem de şiddet kullanarak olayları önlemeye çalışmıştır.
Ferit Paşa, idarenin bozukluğu üzerine düşüncelerini çekinmeden her ortamda, hatta Padişahın yanında da söyleyen bir sadrazamdı. 1908 yılı başlarında bir gün Padişahın huzurunda yine idarenin bozukluğundan bahsedince, Ferit Paşa’nın damadı Halil Paşa’nın anlattığına göre- Padişah pek hiddetlenir ve elinde rovelveri de olduğu halde Ferit Paşa’ya dönerek “...Seni mahvederim. Mithat Paşa da böyleydi. Onu da ben bitirdim…” diye bağırır. Bunun üzerine Ferit Paşa huzurdan ayrılırken çok üzgün bir şekilde “…Bu şekilde iş görmek mümkün değildir. Başka sadrazam bulunuz…” diyerek çıkar ve konağına geçer. Artık Ferit Paşa’nın sadrazamlık görevi bitmiştir. Bundan sonra istifa eder. Padişah bir müddet istifayı kabul etmez. Fakat Ferit Paşa ısrarlıdır. Neticede 2. Meşrutiyetin ilanından 1 gün önce 22 Temmuz 1908 tarihinde Ferit Paşa sadaret makamından ayrılır.
Ferit Paşa, Meşrutiyet taraftarı ve bu idareyi isteyen ittihatçılarla da iş birliği içindeydi. 1908 öncesinde Manastır ve Selanik başta olmak üzere bazı Balkan şehirlerinde Hürriyet taraftarları açıktan toplantılar yapmaya başlamışlardı. Mahir Paşa başkanlığında bir heyet İstanbul’dan yola çıkarak bu olayları araştırdı ve dönüşte Padişaha bir rapor verdiler. Ferit Paşa bu raporun gerçeğe aykırı olduğunu söyleyerek Padişahtan Mahir Paşa’yı azl etmesini istedi ve onu azlettirdi. Bunun üzerine Frizovik’de toplnan Arnavut ileri gelenleri Ferit Paşa’yı makine başına çağırarak kendisi ile konuştular. Arnavud ileri gelenlerinden Hoca Said Efendi, -daha sonra Üsküp Mebusu- makine başında Ferit Paşa’ya meşrutiyeti istediklerini ve bu konuda kendisinin ne düşündüğünü sordu. Ferit Paşa ona Arnavudça “ Hayırlı olsun… Talebinizde sebat edin…”dedi. Arnavudlar bu duruma çok sevindiler. Sonra İpek ve Yakova temsilcileri ile konuştu. Onlara da yine Arnavutça “Fot mir peto pota” dedi.. (Bu iyi işdir. Allah muvaffak etsin).
Ferit Paşa sadrazamlıktan ayrıldıktan sonra Tevfik Paşa’nın sadareti zamanında Aydın Vali vekilliğine atandı. Kısa bir süre görev yaptıktan sonra bizzat Tevfik Paşa’nın daveti ile Dahiliye Vekili oldu. Fakat bir müddet sonra bu görevden de istifa etti. 1912 yılında Gazi Ahmet Muhtar Paşa’nın sadareti zamanında tekrar Dahiliye vekilliğine tayin edilmiş ise de hastalığını ileri sürerek kabul etmedi. Bunun üzerine Meclis-i Ayan başkanlığına atandı. Bir müddet bu görevi yürüttü ve Kamil Paşa kabinesinin düşmesi üzerine 1913 yılında bu görevinden azledildi. Ferit Paşa bundan sonra Mısır’a gitti. Oradan da tedavi için İtalya’nın San Remo şehrine gitti. 26 Kasım 1914 yılında San Remo’da öldü. Cenazesi Avlonya’ya getirilerek burada defnedildi.
Sonuç
Ferit Paşa’nın Konya valiliği ve sadrazamlığı zamanında Osmanlı devletinde, özellikle aydınlar arasında, 1878’den itibaren yeniden yükselen meşrutiyet talebi (Kanun-ı esasinin ilanı) artık her vilayette yüksek sesle söylenir olmuştu. Üsküp, Manastır ve Selanik şehirlerinde subay ve aydınlar çekinmeden bu talebi tekrar eder olmuşlardı. Ferit Paşa’nın sadrazamlığı döneminde ise ( 1902-1908) bu talep sarayı rahatsız edecek boyuta ulaşmıştı. Selanik’de bulunan 3. Ordu, Kanun-ı esasinin ilanı için adeta başkaldırmıştır. Tarık Zafer Tunaya’nın ifadesiyle ihtilalci dalgalar fırtınaya dönüşmektedir. 3. Ordunun subaylarından Enver Bey Tikveş bölgesinde, Selahattin ve Hasan Tosun Beyler Arnavutluk’ta, Koılağası Niyazi ve Eyüp Sabri Beyler Resne ve Ohri’de çeteler kurarak dağa çıkmıişlardır. Bütün bu oluşumlar karşısında sadrazam Avlonyalı Ferit Paşa padişahın ısrarlı “Takibat” emrini alel usul tedbirlerle geçiştirmekte ve dolaylı yoldan meşrutiyetin ilanını ya da Kanun-ı esasinin yeniden yürürlüğe konmasını arzulamaktadır. Zaten bu durumu tahmin eden Padişah Ferit paşa’yı sadaretten azletmeye karar vermişti. Nihayet Paid paşa’ya mührü hümayunu teslim ederek Ferit Paşa’yı 22 Temmuz 1908 tarihinde azletti.
Ferit Paşa’nın bundan sonraki hayatı kısmen sönük geçmiştir.
Ferit Paşa 45 yıllık devlet hizmeti içinde çok başarılı görevler yapmakla birlikte Konya Valiliği ve Sadrazamlıkta geçen 10 senelik (1898-1908) hizmeti ile temayüz etmiş bir devlet adamıdır.
Kayanakça
İbnülemin Mahmut Kemal, Son Sadrazamlar ( 3. Baskı), Dergah yayınları İst. 1982
Meşhur Valiler, İçişleri Bakanlığı yayını, yay. Hazırlayanlar: Hayri Orhon ve arkadaşları,
İstanbul 1969.
İbrahim Alaattin Gövsa, Türk Meşhurları Ansiklopedisi, İstanbul 1946,
Tarık Zafer Tunaya, Türkiye’de Siyasal Partiler (3. Cilt: İttihat ve Terakki), Hürriyet vakfı yayınları, İstanbul 1989.
|
|
||||||||||||||||||||||||||
|