HASTALIĞIMIN SEYİR DEFTERİ 2.BÖLÜM
< - Geri Dön Eklenen Yorumlar Yorum Ekle 

2. BÖLÜM

30.08.2011: Bugün bayram. Güzel bir bayram sabahına daha gözümüzü açtık. Yüce tanrımıza bir kere daha şükrettik. Hemşire saat 8 de geldi. Bayramlaştık. Son tahlil sonuçlarını getirdi. Değerler çok güzel. Güzel bir kahvaltı yaptık. İlk arayan Halil abim sonra Musa ve Ahmet’le bayramlaştık. Evimizi arayıp annemle konuştuk. Bayramlaştık. Cihangir ve Sabiha uyuyorlarmış. Biraz sonra annem ve çocuklarım damadım torunlarım hepsi bayramlaşmaya gelmişler. Koridorda bayramlaştık. Batuhan çok şirin olmuş. 1 haftada adeta büyümüş. Nihanım gözlerini açmış. Bilgehan ve herkes sağlıklı. Moralleri iyi. Annemi de iyi gördüm. Bize baklava getirmiş. Fakat ben rejimdeyim. Yalnızca Zekeriya Bülbül’ün getirdiği özel hazırlanmış baldan sabah akşam 1 kaşık yiyorum. Bilim dışına çıkmayı ne severim ne isterim ne de alternatif tıp hikâyelerine inanırım. Benim için esas olan bilimdir. Hayatta en hakiki mürşit ilimdir. Hayatta iki şeye inancımda asla şüphe taşımadım. Ulu Tanrı ve İlim. Buna rağmen doktorlarım belli bir gıda rejimi önermedikleri için Bülbül’ün özel balından yiyorum. İkindi üzeri Ziya enişte ve çocukları geldiler. Bayramlaştık. Arkasındanda Emine, İbrahim geldiler. Onlarla da bayramlaştık. Emine geç duymuş. Çok üzüldü. Kız kardeşlerimin duymasını istemiyordum. Zira onlar çok duygusaldır. Hemen ağlamaya başladılar. Teselli ettim. Gönderdim. Cihangirle sohbet ettik. O da gitti ve bir akşam daha oldu.

                31.08.2011: Bugün 2. Bayram saat 9.30 da Dr. Ali Eser geldi. Tahlil sonuçlarına baktı, çok güzel olduğunu söyledi. Yüksek değerlerimin hepsi normale inmişti. Biraz kalsiyum takviyesi yapacağını söyledi. Asistanlara gereken talimatları verdi. Sonrada “hocam ben ayrılıyorum Marmara üniversitesine gidiyorum” demez mi? Eşimle beraber “Ne yaptın Ali Bey biz seni çok sevmiştik “ dedik. Ne yapalım hayırlısı olsun.

Daha sonra Cihangirle Sabiha geldiler. Annesi ve Cihangir gittiler. Biz Sabiha ile kaldık. Sonra tekrar nöbet değişti. Annesi geldi ve bir akşam daha oldu. Hastanede olduğum duyuldukça Türkiye’nin her yerinden arayanlar çoğaldı. Telefonların sesini kısmak zorunda kaldık. zira hepsine cevap verecek halim yoktu. Akşamdan sonra bazılarına geri dönüp kısa bilgilendirme yaptım. Birçoğuna cevap veremedim. Zira konuşmalar beni yoruyordu. Buna ayrıca üzüldüm. Fakat başka çare yoktu. Hastane içinde zaten ziyaretçi yasağı vardı ve ben bunu daha da kesinleştirdim. Görevlilerden odama kesinlikle ziyaretçi almamalarını rica ettim. Zaten doktorlarında tavsiyesi buydu. Böylece kendimi dışarıdan gelecek enfeksiyonlara karşı korumaya çalıştım.

01.09.2011: Bugün 3. Bayram hastanede 10. Günümüz. Geceyi çok rahat geçirdik. tahlil sonuçlarımız iyi. Bu sabah Fatma hemşire görevi devraldı. Sempatik şirin bir kız. Koruyucu iğneleri yaptı. Bu gün kemoterapide 3. Seans. radyoterapide 6. seansı alacağız. Kendimi daha iyi hissediyorum. Işın galiba ağrılarımı azalttı. Doktorlar vücudumun tedaviye iyi cevap verdiğini söylüyorlar. Sabahleyin yine her zamanki gibi telefonla aradılar. Artık onlar bu işi rutine bağladılar. “Günaydın” deyip arıyorlar. Çok merak ettiklerini biliyorum.

02.09.2011: Güzel bir güne uyandık. Hastane odamızın manzarası çok güzel.  Bütün Meram ve Konya’yı görüyoruz. Yeşil bir Konya görünüyor. Yeni bir güne başladığımız için tanrıya şükrediyoruz. Tahlil sonuçlarına göre her şey normal. Şu tarihi anektot bir kez daha aklıma geldi. Tanzimattan sonra yeni kurulan orduda ester(katır) süvari bölükleri vardı.Bu bölükler çetin arazi şartlarında silah ve cephane taşınmasında kullanılırdı. Katırlara bakmakla görevli askerler olurdu. yem ve suyundan sorumluydular.  Bir gün görevli asker katırı bağladığı yerde unutur. Katır aç ve susuzluktan ölür. Bölüğün komutanı da çok sert ve disiplinlidir. Teftişte katırın öldüğünü öğrenince küplere biner Görevliden başlamak üzere bütün bölüğü cezalandırır. Bütün silah ve cephaneyi ceza olarak taşıtacağını söyler. Katırın neden öldüğünü doğru dürüst söylemezlerse daha ağır cezaların geleceğini söyler. Bölükte rum bir baytar vardır. Askerler baytara koşup olayı anlatıp” ne olur öyle bir rapor yazki komutan inansın bizi cezalandırmasın” derler.Rum baytar meslek etiğine uygun olmasa da “peki ne yapmak lazım” diye söylendikten sonra bir rapor yazar .Latince ve fransızca bilimsel kelimelerle uzun bir rapor yazar. son cümlesinde “Bu marazata mebni  ester eks oldu “der. Komutan raporu tekrar tekrar okur .Bilimsel terimleri hiç anlamadıktan başka katırın neden öldüğünü öğrenememiştir. Raporun kenarına şu cümleyi yazarak baytara geri gönderir. ”bre kafir baytar (baytar rum olduğu için böyle diyor hakaret anlamında değil) sen bana yaz ki bu ester neden öldü.?”

Benim iş biraz buna benzedi. Her sabah tahlil sonuçları geliyor. herşey normal. Doktorlar “güzel” diyorlar. e o zaman benim belim neden ağrıyor. Gözüm niye çift görüyor. Ben niye hastayım.? bunu birazda latife olsun diye yazdım. Tanıdık doktorlar ziyaretime gelince bu hikâyeyi onlara anlatıyorum. Öğleye doğru Kadir abimle Ahmet ziyaretime geldiler. Belli ki onlar beni görmeyince rahat edemiyorlar. Özellikle Kadir abim çok çabalıyor. İşin ciddiyetini bildiğinden olacak. Birlikte Dr. Aynur Hanımı bekledik. Gelemedi. Herhalde sonuçları takip edip gerekli talimatları vermiştir diye düşündük. İnşallah öyledir. Dün bizim için sürpriz bir haber aldık. Anadolu lisesi fizik öğretmeni Ahmet Elbi bayramda rahatsızlık geçirmiş ve bizim hastanemizde apandisit ameliyatı olmuş. Eşi Raziye hanım haber verdi. Neyse ki iyiymiş.Ona sevindik.

Bugün Meral ve Raziye hanım hastane kantininde oturdular. Geçmiş olsun mesajı göndererek birde fıkra yolladım.”camide namazda insanlar dua ediyorlarmış. Adamın birisi Allahım100 milyon lira gönder kapanan fabrikamı yeniden açayım diye dua ediyormuş. Derken yanında bir adam allahım 100 lira gönder kapanan elektrik suyumu açtırayım diye dua ediyormuş. Bizimki ona dönmüş Cüzdanından çıkardığı 100 lirayı ona uzatıp al şu parayı git Tanrıyı meşgul etme benim büyük işim var demiş”. Bende Ahmet Beye bu mesajı gönderdim. Günümüz Türkiye’sinde apandisit bilinen ve tedavisi  kolay bir hastalıktır. Kısa zamanda tedavisi yapılmış olarak evine döner. Yalnız benim hastalığım öyle değil. Kısacası benim tanrıyla büyük işim var.

 

< - Geri Dön

ÖZ GEÇMİŞ
İLETİŞİM
ZİYARETÇİ DEFTERİ
DİĞER BAĞLANTILAR
ANASAYFA
Vefat ve Teşekkür
GERİ DÖN
Ziyaretçiler
Toplam :   1989600
Bugün :   2
Aktif :   2

Örnek Köy


Anasayfa | Makalelerim | Kitaplarım | Güncel | Anketler | Yazılarım | Tartışalım | İletişim | Ziyaretçi Defteri | Öz Geçmiş

Web Tasarım: www.linearyazilim.com